Home Sığırcılık Sürü Yönetimi Hayvancılık İşletmelerinde Koku Sorunu

Hayvancılık İşletmelerinde Koku Sorunu

0
871

Hayvancılık İşletmelerinde Koku Sorunu

Giriş

Hayvancılık işletmelerinde koku üç kaynaktan yayılır. Bunlar; gübre depolama yerleri, gübrenin tarlalara saçılması ve barınaklardan yayılan kokulardır. Hayvancılık işletmelerinden yayılan, çıkan koku konusunda sınırlı araştırma olduğu ve bu kokuların yıl boyunca devam ettiği bildirilmektedir (Bickert ve ark., 2000).

Bir canlı olarak hayvanlar, bitki ve insanlar gibi ortama gaz yayarlar. Gaz hayvanlardan solunum ve bağırsak yolu ile doğrudan doğruya yayılabileceği gibi, atılan gübre ve idrardan da kaynaklanabilir. Gazlar gübrede, altlıkta, silolarda ve çürüyen yemlerde aerob ve anaerob mikroorganizmaların metabolizmaları sonucu oluşabilirler. Hayvan barınaklarında oluşan gazların çevre üzerinde ağır koku yayma şeklinde etkisi de söz konusudur. Gübre kokusunun yayılma fazlalığı, kötü bakım teknikleri ve gübre işletim işleri ile yakından ilgilidir. Bu kaynaklardan oluşan koku rüzgarın etkisi ile uzak yerlere taşınabilir. Açık gübreliklerde gübre boşaltma ve doldurmalarda, kompostun tarlaya serilmesi sırasında daha yoğun koku oluşur (Karaman, 2006).

Barınaklarda oluşan kokular bakıcıların ve hayvanların sağlığı için çok önemlidir. Ayrıca kokunun oluştuğu barınakların yerleşim yerlerine yakın olması, burada yaşayanları da rahatsız etmektedir. Özellikle hidrojen sülfür ve amonyak gazının bu bakımdan daha belirgin bir etkisi vardır.

Hayvancılık işletmelerinde yığılan gübre önceleri zayıf bir koku çıkarır. Daha sonra yüksek ısı ve nem etkisi ile bakteriyolojik parçalanma başlar. Ürik asit hızla amonyum tuzlarına dönüşür. Amonyak çıkışı artarak çevreye rahatsız edici kesif bir koku yayılır. Barınaklardan yayılan koku, hayvansal atıkların mikroorganizmalar yardımıyla ayrışması veya parçalanması ile ortaya çıkar. Hayvansal atığın bulunduğu ve oksijenin yetersiz olduğu ortamlarda diğer bir anlatımla aneorobik koşullarda yavaş ayrışma olur. Yavaş ayrışmada ortama çok az miktarda karbondioksit gazı yayılırken, aşırı derecede koku yayan bileşikler daha fazla miktarda yayılır. Bu maddelerin çoğu uzak mesafelerden dahi algılanabilir. Hayvansal artıkların ayrışımı sonucu, çeşitli derecelerde koku yayan 60 ayrı bileşiğin oluştuğu belirlenmiştir (Yağcıoğlu, 1981; Yağanoğlu,1987).

Hayvansal üretimde kokuyu azaltacak teknolojiler ucuzdan pahalıya, basitten karmaşık olana, işletmesi ucuz olandan pahalı olana kadar değişim gösterir. Bazılarında bilimsel ölçümler yapılırken bazılarında bizzat insanların koku algılamalarıyla değerlendirilir.

Koku Karakteristikleri

Avrupa Olfaktometre Standardı

Bir kaynaktan yayılan kokuyu ölçmek için genellikle Avrupa Olfaktometre Standardı kullanılır. Olfaktometre, bir kokulu gaz örneğinin belli oranlarda nötr hava ile seyreltilerek panelistlerin burunlarına sunulduğu ve onların verdiği tepkinin kaydedildiği bir cihazdır (Anonim, 2015).

Koku Konsantrasyonu

Metreküpteki koku birimleri sayısı olarak belirlenir. Bir koku birimi, koku çıkaran maddelerin kaynağında, metreküpteki miktarı veya kütlesi olarak tanımlanır.

Koku Yoğunluğu

Bir başka koku ölçüsü olup, koku miktarını belirtir. Ölçüsü ise kokunun belirleme sınırı üzerindeki yoğunluğunun, konsantrasyonu bilinen bir seri örnekle karşılaştırılarak belirlenmesidir.

Hedonik ton

Bir kokunun güzel veya kötü koktuğunun derecesini belirleyen ölçektir.  -10 ile +10 arasında derecelendirilir. -10 en kötü, +10 en güzel kokudur. Doğal kokular sıfır olarak belirlenir.

Bir kokunun rahatsızlık verme sınırı, koku konsantrasyonuna, koku kaynağından olan yayılma hızına, hedonik ton derecesine ve kokuya maruz kalma frekansı ve süresine bağlıdır.

Koku Kaynakları

İşletmelerde koku, gübre, yem ve hayvanların kendilerinden gelir. Koku, toz parçacıklarına yapışarak yayılır. Kokuları azaltmak için öncelikle toz yayılmasını engellemek yollarına gidilmelidir.

Depo edilen gübrenin, taşıma öncesi karıştırma işlemi de koku oluşturur. Bu karıştırma işlemi, gübre içindeki maddelerin daha homojen dağılımını sağlamak, dibe çöken kısmını kaldırmak ve yüzeyde oluşan katılaşmayı kırmak için yapılır. Özellikle gerekli engeller konulmadığı sürece, açık gübre depoları en önde gelen koku kaynaklarıdır (Bossard, 2002).

Gübrenin açıkta ve yığın halinde biriktirilmesi, kalitesini düşürmekte, ayrıca, koku ve görüntü kirliliği gibi çevre sorunlarını da beraberinde getirmektedir. İşletmelerde en belirgin olarak görülen kirliliğin, koku ve görüntü kirliliği olduğu incelemeler sonucunda belirlenmiştir. Açıkta depolanan gübrede koku, normal koşullarda, 400 metre mesafeden hissedilebilmektedir. Tavuk gübresinde bu mesafe, daha da fazlalaşmaktadır. Tarlaya serilmiş gübrenin kokusu ise, yaklaşık 2000 m uzaklıktan insan tarafından algılanabilmektedir (Yaldız, 2004).

Koku Kontrol Planları

Koku kontrolü için ilk yapılacak iş potansiyel koku kaynaklarını belirlemektir. Bu çıkarıldıktan sonra uygulama metotlarının oluşturdukları kokunun izin verilen seviyeyi aşıp aşmadığı belirlenir. Koku eşik seviyesini aşıyorsa, (yılın kısa bir süresinde bile olsa) aşağıda verilen önlemler devreye sokulmalıdır (Lorimor, 2000).

Koku Kontrolü İçin Kullanılan Metotlar

Gazlara Karşı Önlemler

Biyo-filtreler

Koku oluşturan gazlar bir katmandan geçirilir. Bu katmanda bakteriyel ve fungal aktivite uçucu bileşiklerin okside olmasına yardımcı olur. Filtreler koku ve H2S çıkışını azaltır. Ancak, yeterli basınç oluşamaması durumunda özel fan kullanılması gerekebilir.

Biyolojik ve kimyasal süzücüler

Koku taşıyan gazlar, değişik ortamlardan oluşan bir sütundan geçer. Bu ortamlara üst taraftan su ve/veya kimyasallar püskürtülerek biyolojik ve kimyasal reaksiyonların optimizasyonuna yardımcı olurlar. Bu süzücüler H2S, NH3 ve koku emisyonunu etkin bir şekilde azaltır. Bu metotla tutulan maddelerin yok edilmesi için yatırım ve kullanım masrafları yüksektir.

Non-termal Plazma

Koku taşıyan gazlar, plazma içinden geçerken okside olurlar. H2S, NH3 ve koku emisyonunu etkin bir şekilde azaltırlar.

Örtüler

Saplar

Gübrenin üzeri yeteri kadar sapla örtülür. Sapların kullanılması H2S, NH3 ve koku emisyonunun azaltılmasına yardımcı olur. Ancak bu geçici bir çözümdür. Saplar, bir süre sonra çöker (batar).

Yüzen kil topları

Özel imal edilmiş kil topları gübre üzerine yerleştirilir. Bu kil topları H2S, NH3 ve koku emisyonunun azaltılmasına yardımcı olur. Ancak karıştırma ve pompalama sırasında bu maddeler sorun yaratır.

Sentetik örtüler

Sentetik örtüler, gübre üzerine serilir. Daha etkin olması için üzerine sap saman üflenir. Bu örtüler H2S, NH3 ve koku emisyonunun azaltılmasına yardımcı olur.

Plastik Örtüler

Değişik materyalden oluşan plastik örtüler gübre üzerine serilir. Bu örtüler H2S, NH3 ve koku emisyonunun azaltılmasına yardımcı olur. Bunun yanında yatırım masrafı gerektirir.

 

Gübre İşleme

Katı maddeleri ayırma işlemi

Gübre içindeki katı maddeler çöktürme veya mekanik ayrıştırıcılarca sulu gübreden ayrılır. Bu işlem NH3 ve koku çıkışını azaltabilir. Sıvı miktarı azalır, karıştırma ve pompalama kolaylaşır. Ancak yatırım ve kullanım masrafları, güvenilirliği ve yetiştiricinin başına tekrar bir işleme tabi tutması gereken atık madde oluşturur.

Katıların karıştırılması

Aerobik bakteriler organik maddeleri katıya benzer maddeler şekline dönüştürürler ve buna kompost denir. Koku ve organik maddeleri azaltırlar. Satılabilir bir ürün ortaya çıkar. Fakat yatırım ve işletme giderleri fazladır. Çıkan ürün satılacaksa pazar bulma sorunu vardır.

Anaerobik ayrıştırma

Biyolojik bir işlem olup, organik karbon anaerobik bakteriler ile kontrollü sıcaklık ve ph koşullarında metana dönüştürülür. Bu işlem, organik madde ve kokuyu azaltır, biyogaz üretilir. Besin maddeleri kaybı olmaz. Taşınması kolaydır. Ancak yatırım masrafı yüksek ve çalıştıracak kişinin deneyimli olması istenir. Enerjinin problem olduğu yerlerde önem kazanır.

Aerobik muamele

Bakteri populasyonuna oksijen temin etmek için mekanik havalandırma gerekir. Bu muamele kokuyu, organik ve besin maddelerini etkin bir şekilde azaltır. Fakat yatırım ve işletme masrafları yüksektir, katıların ayrıştırılması şarttır ve masraf oluşturur.

 

Ahır Yapılarında Koku Azaltma Yöntemleri

Ahırlar

Hayvansal üretim yerleri de bir koku kaynağı olmakla birlikte çoğu zaman abartılmıştır. Ahırlardan çıkan kokunun azaltılması öncelikle gaz oluşumunun kontrol edilmesi veya atmosfere yayılmadan önce bu gaz ve kokuların yakalanması gerekir. Koku oluşturan gazlar yerde olan gübreden, hayvanlardan ve zemin altına birikmiş gübreden kaynaklanır. Bunların her biri farklı kontrol metotları gerektirir. Ahırlardan çıkan kokunun kontrolünde en iyi yaklaşım kokuyu yakalayıp onu muamele etmek yerine koku kaynağını ortadan kaldırmak daha mantıklı görünmektedir. Bunun gerçekleştirilmesi için hem uygun bir ahır tasarımı hem de uygun amenajman sistemleri kullanılarak ahır tabanından ve ayrıca gübre depo edilen yerlerden yayılan kokunun en aza indirilmesi daha gerçekçi bir yaklaşımdır (Nordstedt, 1992).

Ahır tabanından yayılan kokular ahır tabanının temiz ve kuru tutulması ile azaltılabilir. Bazı organik altlıkların kullanımı koku oluşmasını azaltıcı olmaktadır. Göreceli olarak az miktarda altlık kullanılması dahi koku yayılmasını önlemede yeterli olacaktır.

Koku kontrolünde kullanılan suyun temiz su, atık su veya herhangi bir şekilde geri kazanılan suyun kullanılması halen tartışılmaktadır. Temiz su kullanımının koku kontrolünde diğerlerinden etkili olduğunu söylemeye gerek yoktur. Atık su kullanıldığında ise koku oluşumu atık suyun kalitesine bağlıdır.

Ahırlarda yayılan kokunun yakalanması ve muamele görmesi için ahırların mekanik havalandırma sistemlerine sahip olması gerekir. Bir ahırdan çıkan havanın bir biyo-filtreden geçmesi sonucunda kokulu gazlar, kokusuz hale dönüşür (Van Horn, 1992).

Gübrelik

Gübre işletme içerisinde rasgele açıkta biriktirildiğinde hem çevre kirliliği, hem de içerisindeki kimyasal maddeler nedeniyle hava kirliliği yaratmaktadır. Bu nedenle her işletmede çıkan gübreyi belirli süreler içerisinde uygun şekilde depolayabilecek gübrelik planlanmalıdır. Gübreliklerin yapılacağı yerlerdeki hakim rüzgarlar göz önüne alınarak altlık ve gübre çevreye pis koku yaymayacak şekilde konutlardan uzak ve üstü kapalı yerlerde depolanmalı, bu olanaksız ise açıkta depolanan gübrenin üzeri örtülmelidir. Gübre depoları göl ve benzeri su kaynaklarına, akarsulara ve yer altı sularına karşı potansiyel kirliliği en aza indirecek şekilde konumlandırılmalıdır. Gübre depoları, işletme içerisinde ve çevresinde bulunan kuyu ve benzeri yerlerden en az 30 m, süt sağım ünitelerinden en az 15 m uzaklıkta yapılmalıdır.

Gübreliklerin yapısal özelliklerinin belirlenmesinde, yer altı ve yer üstü su kaynaklarının kalitelerinin korunumu ile koku etkisinin azaltılması amaçlanmalı ve atık değerlendirme tesisi bu etmenler göz önüne alınarak yapılmalıdır. Gübre depolarının planlanmasında yapının zemini sızdırmaz olmalı, sızma oluşursa sıvı atıklar depo ortamında potansiyel kirlilik etkisi yaratmadan boşaltılmalıdır. Gübre depolama tesislerinin kapasitesi doğrudan tahliye veya yüzeysel akıntı ve toprağa karışma yoluyla su kirlenmesini önleyecek şekilde olmalıdır (Karaman, 2006).

Sonuç

Hayvan barınakları düzgün projelendirilmez ve yetiştirme süresince ortaya çıkan gübre ve atıklar uygun şekilde depolanmaz ve işletilmez ise canlıların sağlığını önemli şekilde etkileyerek yetiştiriciliğin rasyonel olarak yapılmasını engelleyecek hale gelirler. Gübre oluşum sürecinde ve depolama aşamasında gereken kriterler uygulanır ve bu konuda, araştırmalar sonucu ortaya konulmuş projelendirme kriterleri yerine getirilse, barınaklarda sorun olarak ortaya çıkan gübre materyalinden en randımanlı şekilde faydalanma olanağı doğacaktır. Aksi takdirde, zaman içinde birikip dekompozisyona uğrayan gübre yığınları etrafa kötü kokular yayan, sızıntılar ve sürüklenmelerle su kaynaklarını ve çevreyi kirleten, önlem alınmadan biriktirildiğinden etrafındaki bitki ve ağaçlarda yanıklıklara neden olan ve en önemlisi insan ve hayvan sağlığını tehdit eden bir kaynak halini alacaktır (Erkan, 2005).

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here