SICAKLIK STRESİ VE BESLEME

0
141

             Sıcaklık stresinin sezonal etkisi sıcak ve nemli bölgelerde ve özellikle sıcak yaz aylarında kendini göstermektedir. Bununla birlikte sıcaklık stresi hem yüksek, hem de düşük sıcaklıkla ortaya çıkabilmektedir. Ancak yüksek sıcaklıklar daha fazla sorun teşkil ettiği için sıcaklık stresi dendiğinde genel anlamada yüksek sıcaklıkla ortaya çıkan sorunlar akla gelmektedir.

Sıcaklık stresinin sağlık ve performans üzerine olan olumsuz etkilerinin azaltılması için hem yönetsel olarak hem de rasyon düzenlemeleri açısından alınabilecek bir dizi önlemler vardır. Sıcaklık stresinin hayvan ve performansı üzerine olan etkileri çok iyi bir şekilde tanımlanmıştır.

Yüksek çevre sıcaklığı ile rektal sıcaklık yükselmekte, yem ve enerji tüketimi ile süt verimi düşmektedir. Ortam sıcaklığının normal sınırlar dışına (5-25°C) taşması ile birlikte oransal nemin de yükselmesi hayvanın termoregülasyon yeteneğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu anlamda yapılan çalışmalarda Sıcaklık-Nem İndeksi olarak (SNİ, Termal-humidity index, THI) nitelenen bir değer sıcaklık stresinin takdirinde bir kriter olarak dikkate alınmaktadır. SNİ 71-81 arasında yükseldiği zaman yem tüketimi ve süt verimi düşmektedir. 76 değerini aştığında ise etki en şiddetli duruma gelmektedir. Sıcaklık stresinden yüksek verimli hayvanlar düşük verimlilerden daha fazla etkilenmektedir. Çünkü yüksek verimli hayvanlar metabolik olarak daha aktiftirler ve ekstra ısı yüklenmesi bu hayvanlarda daha fazladır.

 SNİ(THI): (0.8 x Kuru Termometre Sıcaklığı (°C) + (Nisbi Nem/100) x (Kuru Termometre Sıcaklığı (°C) – 14.3) + 46.3

 Sıcaklık stresi açısından süt sığırlarında kritik olan değerler;

1. Optimum sıcaklık ihtiyaçları                                  :-4 °C-18°C

2. Yem tüketiminin düştüğü sıcaklıklar                     :30 °C+

3. Performans Düşüşleri                                            :32 °C+

            Performans Düşüşü                                        :>%3-20

            Düşük Üreme Performansı (Gebelik Oranı)   : %0 a kadar düşüş

4. Önlem gerektiren Sıcaklık ve Nem:38 °C ve %20 nem

            Stresi azaltmak için önlemler alınmalı ve inekler serinletilmelidir

5. Tehlike sınırı                                               :38°C ve %50 nem

6. Ölüm sınırı                                                  :38°C ve %80 nem

 Daha öncede ifade edildiği gibi yüksek ortam sıcaklığının etkisi, oransal nemin artması ve hava hareketinin düşük olmasıyla daha da yükselmektedir. Hayvanlar sıcaklık stresine hem davranışsal, hem de fizyolojik bir kısım cevaplar vermektedir.

Hayvanlar davranışsal olarak,

  1. hareketlerini mimimize ederler,
  2. serin ve gölge yerleri tercih ederler,
  3. yemlenme davranışını serin zamanlara kaydırırlar,
  4. yem tüketimini düşürürler,
  5. kaba ve kesif yemler seçenek olarak verilmiş ise daha çok ısı artım değeri daha düşük olan kesif yemleri tercih ederler,
  6. su tüketimini artırırlar.

Fizyolojik cevaplar olarak;

  1. Solunumu yükselterek vücuttaki fazla ısıyı evaporasyonla uzaklaştırmaya çalışırlar. Bu arada vücuttan fazla miktarda CO2 uzaklaştırılması H2CO3 uzaklaştırılması anlamına gelmekte ve kan pH’sı da yükselmektedir.
  2. Kan pH’sındaki yükselmeye cevap olara böbreklerde H+ boşaltımı azltılır, daha fazla miktarda HCO- ve katyonlar, özellikle Na boşaltımı artar.
  3. Sıcaklık stresinde hayvanlar vücuttan evaporasyonla su kaybının 2/3’ünü terlemeyle, 1/3’ini solunumla kaybederler. Sıcak koşullarda terleme artar. Ancak sığırlar Ancak insanların %10’ kadar terleme kapasitesine sahiptir. Terlemeyle hayvan önemli miktarda K’ı vücuttan uzaklaştırır.
  4. Retikülo-rumen hareketleri ve tüketilen yemlerin sindirim sistemini terketme hızı düşer. Aynı zamanda rumende toplam uçucu yağ asidi üretimi azalır. Uçucu yağ asitleri içinde asetik asidin molar oranı yükselir.
  5. Sindirim ve diğer iç organlara kan akışı azalır ve deri yüzeyine kan akışı artar.
  6. İdrar boşaltımı artar.

 Hayvanların sıcaklık stresi ile baş edebilmelerine yardımcı olmak için gölgeliklerin, su ile sisleme, duş uygulaması, fanla sisleme ve duş uygulaması gibi bir kısım yönetsel düzenlemelerin yapılması gerekir. Bu uygulamalardan en kısa sürede olumlu cevaplar alınabilmektedir. Bu uygulamalar hayvanın 1)çevreden ısı yüklenmesini önler, 2) hayvanın evaporatif yolla vücudundan ısı uzaklaştırmasına katkıda bulunur.

Yüksek sıcaklıkla ortaya çıkan stres koşullarında hayvanlar ilk olarak yem tüketimini düşürürler. Bunun nedeni tüketimden sonra vücutta ortaya çıkan ısı artışını ve bunun vücuda getirdiği ek yükü azaltmaktır. Ayrıca daha öncede değinildiği gibi hayvanlar daha çok kesif yem tercih etmektedirler. Kesif yemlerin vücutta oluşturdukları ekstra ısı kaba yemlerden daha azdır. Bu ekstra ısının nedeni rumendeki fermentasyon ve organizmada besin maddelerinin metabolizması sırasında meydana gelen ekzotermik reaksiyonlardır. Sıcak koşullarda hayvanın tercihlerinde ve fizyolojilerinde meydana gelen değişimler besleme yönünden de bir kısım önlemlerini alınmasını zorunlu hale getirmektedir.

 Sıcaklık Stresinin Yem Tüketimine etkisi

Yüksek çevre sıcaklığı hayvanın vücut sıcaklığı ile ortam sıcaklığı arasındaki farklılığı vücuttan ısı uzaklaştırılmasını zorlaştırarak azaltır. Ayrıca oransal nem de hayvanın terleme ve solunum yoluyla ısı kaybını zorlaştırarak yine vücuttan ısı uzaklaştırmasını güçleştirir.

 Çizelge 1. 600 kg canlı ağırlığa sahip 27 kg, %3.7 yağlı süt veren ineğin  farklı çevre sıcaklıklarında gereksinmelerindeki değişimler

 27 kg süt verimi içinBeklenen 
SıcaklıkYaşama Payı gereksinmesi (10°C’daki gereksinmeye oranla)GerekliKM,Kg/günKMT,Kg/günSüt, kg/günSu tüketimi,L/gün 
-1515121.320.420.051
-1012619.819.825.058
011018.818.827.064
1010018.218.227.064
2010018.218.227.068
2510418.417.725.074
3011118.916.923.079
3512019.416.718.0120
4013220.210.212.0106

 Sıcaklık stresi ile süt veriminde gözlenen düşüş daha çok düşen yem tüketimi ile ilgilidir. Sıcaklık stresi koşullarında Termonötral zondaki kuru madde tüketimi sıcaklık stresi sırasında %50 ye kadar düşmektedir.(Çizelge…..). Süt sığırları üzerine sıcaklık stresinin etkisi vücut sıcaklığındaki değişim ile ortaya çıkmaktadır. 38.5 °C’ın üzerinde her 0.5°C sıcaklık artışıyla süt verimi ve TDN tüketiminin sırasıyla 2 kg ve 1.5 kg düştüğü bildirilmektedir. Sıcaklık stresinin yem tüketimi üzerine olan etkilerinin azaltılması hayvanın verimliliğinin korunması açısından kritik bir değer taşır.

Sığırlar stresli koşullardan sakınmak ve yem tüketimini korumak için genelde yemlenme davranışlarının değiştirirler. Yem tüketimlerini büyük oranda stresli gündüz koşullarından geceye doğru kaydırırlar. Tüketimin geceye kayması da çoğu durumda yem tüketimindeki düşüşü telafi edememektedir. Yem tüketimini muhafaza etmek için pratik olarak sık yemleme, taze yem kullanma, yemliklerin bulunduğu alanda serinletme sistemlerinin kurulması (gölgelik, duş, sisleme, fan gibi) önerilebilir. Hayvanların gündüz otlatılmaları ve sağıma gelirken uzun mesafeler kat etmeleri vücutta sıcaklık artışına neden olur. İneklerin sağım öncesi 1 km yürümeleri halinde vücut sıcaklığının Holsteinlarda 1.9 °C ve Jersylerde 1.6 °C yükseldiğini ve bu yüksek sıcaklığın söz konusu ırklarda 10 ve 6 saat devam ettiğini bildirmektedirler. Bu nedenle eğer hayvanlar meraya çıkarılacaklar ise gece çıkarılmaları önerilmektedir.

            Sıcak hava koşullarında inekler yem tercihlerini de değiştirmektedirler. Siyahalacalarla yapılan çalışmalarda ortam sıcaklığının 18 °C’dan 30°C’a çıkmasıyla kesif yem tüketiminde % 5 ve kaba yem tüketiminde %22 düşüş saptamıştır. Tarafımızdan yapılan çalışmalarda da sıcak yaz aylarında kaba ve kesif yem serbest olarak verilen süt sığırlarında hayvanların toplam rasyonda %10 kaba yem tükettikleri görülmüştür. Bu kaba ve kesif yemin ısı üretim potansiyelleri veya ısı artış değerlerinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır.

Hayvanların tercihlerini sıcak koşullarda kesif yeme yönlendirmeleri diğer taraftan asidozis probleminin de ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Sıcak koşullarda hayvanın yem tercihlerinde gözlenen değişimler hayvanların TMR (total mixed ration) ile yemlenmesini gündeme getirmektedir. Bu şekilde seçicilik önlenmiş, rumen fermentasyonu daha stabil ve rumen pH’sı düşüşleri önlenmiş olur.

 Su

        Hiç şüphesiz sıcaklık stresine maruz kalan süt sığırları için en önemli besin maddesi sudur. Süt yaklaşık %87 su içerir ve su vücudun fazla ısısının vücuttan uzaklaştırılması için kritik bir besin maddesidir. Su tüketimi hem süt verimi, hem de kuru madde tüketimi ile büyük bir ilişki içindedir. Su tüketiminin süt verimi ve yem tüketimi ile aralarındaki korrelasyonu sırasıyla 0.94 ve 0.96 olarak saptanmıştır. Sığırlar genellikle tükettikleri kuru maddenin 2-4 katı su tüketirler. Rasyonda tuz ve protein içeriğinin yüksek olması da su tüketimini artırmaktadır. Çizelge….’in incelenmesinden de anlaşılacağı gibi ortam sıcaklığının yükselmesi ile su tüketimi ani bir şekilde yükselmektedir. Bunda evaporatif yolla ısı kaybı için terlemenin ve solunumun artması da önemli rol oynamaktadır. Zira bu yolla hayvan önemli düzeyde su kaybetmektedir.

Su tüketiminin artırılması için dikkate alınması gereken pratik uygulama, hayvanlara yemliklere yakın yerde, serbest olarak temiz su temin edilmesidir. Su tankının gölgede olması da önemlidir. Su sıcaklığı da su tüketimini ve dolayısıyla yem tüketimini ve performansı etkileyen önemli bir konu olabilir. Teksas Universitesinde yapılan çalışmalarda sığırlara 27-30°C sıcaklıkta ve 10°C sıcaklıkta su verilmiştir. Soğuk su verilen hayvanların genellikle daha yüksek miktarda yem tükettikleri saptanmıştır. Eğer hayvanlara fan ve duş uygulaması yapılıyor ise içme suyu sıcaklığı önemli bir parametre olmaktan çıkmaktadır.

 Yemlerin Isı Artış (heat increment) Değerleri

Her öğünden sonra vücutta ısı artışı gerçekleşir. Bu ısı artışı ruminantlarda fermentasyon ısısından ve organizmadaki besin madde metabolizmasından kaynaklanır. Farklı yem hammaddeleri vücutta farklı ısı artışı meydana getirirler. Fermentasyon sırasındaki ısı artışı besin maddelerinin sindiriminden, metabolizma sırasında meydana gelen ısı artışı ise besin maddelerinin vücutta değişik amaçlarla kullanım etkinliklerinin farklılığından kaynaklanmaktadır. Orta verim düzeyine sahip bir süt ineğinde toplam ısı üretiminin 2/3’ü bu ısı artışından kaynaklanmaktadır. Yağlar asetata oranla daha düşük ısı artışı değerine sahiptirler. Çünkü daha yüksek kısmi kullanım etkinlikleri vardır. Kaba yemler kesif yemlere oranla daha yüksek ısı artış değerine sahiptirler. Çünkü kaba yemlerin rumendeki ağırlıklı son ürünü olan asetata göre, kesif yemelerin ağırlıklı son ürünü olan propionat veya glükozun kısmi kullanım etkinliği daha yüksektir. Aynı zamanda kaba yemler için mikrobiyel fermentasyondan kaynaklanan ayrı bir ısı üretimi söz konusudur.

Sıcak koşullarda belki yemlerin ısı artış değerlerinin farklı olmasından yararlanılabilir. Özellikle çok şiddetli sıcaklıklarda veya hem sıcak, hem de oransal nemin yüksek olduğu koşullarda vücut sıcaklığının düşürülmesi veya vücuttan ısı atılması güçleşmektedir. Bu koşullarda yapılması gereken en pratik uygulamalardan biri bu olumsuz koşullarda hayvana ek ısı yüklenmesine neden olacak uygulamalardan kaçınmaktır. Bu amaçla sıcak koşullarda düşük ısı artış değeri olan yemlerin kullanılması önerilmelidir. Isı artış değerinin düşük olması yemin enerjisinin de etkin kullanılması anlamına gelir. Bu yolla üretim sırasında çok fazla ısı üretilmi önlenmiş olur.

 Sıcak Koşullarda Selülozlu Yemlerin Kullanılması

Selüloz sindirimi ruminantların önemli miktarda ısıyla yüklenmelerine neden olmaktadır. Daha öncede değinildiği gibi hayvanlara kaba ve kesif yemler serbest olarak sunulduğunda hayvanlar kaba yemleri daha az tercih etmektedirler. Bu şekildeki davranışlar hayvanların metabolik ısı üretimlerinin düşürür. Düşük selülozlu peletlenmiş %75 kesif yem içeren rasyonla yemlenen düvelerle %75 yonca içeren peletlenmiş yem alan düveler karşılaştırıldığında kesif yem oranı yüksek olanlarda ısı üretiminin daha düşük olduğu rapor edilmiştir.

Sıcak koşullarda yüksek ve düşük düzeyde kaba yem içeren rasyonları tüketen inekler arasında kesif yem oranı yüksek olan rasyonu alanların yağa göre düzeltilmiş daha fazla süt verdikleri, vücut sıcaklıklarının, solunum sayılarının daha düşük olduğu saptanmıştır. Rasyonda selüloz düzeyinin artması normal koşullarda da yem tüketimini düşürmektedir. Sıcak kouşullarda selüozlu yemlerle gözlenen olumsuz etki esas itibarıyle düşen yem tüketiminden kaynaklanmaktadır.

Mevcut bulgular sıcak koşullarda düşük selülozlu rasyonla yemlemenin kuru madde tüketimini, süt verimini iyileştireceği ve sıcaklık stresini etkisini azaltacağını göstermektedir. Ancak bu durumda hayvanların selüloz gereksinmesi karşılanmalıdır. Ayrıca rasyonda kullanılan kaba yemin kalitesi de sıcak koşullarda daha önem kazanmaktadır. Yüksek kaliteli kaba yemlerle fermentasyon ısısı üretimi daha düşük olmaktadır. Yüksek kaliteli kaba yem ile yemleme sıcak koşullarda minimum düzeyde kaba yem kullanmaya tercih edilmelidir. Rasyonda uygun düzeyde selülozlu materyal bulundurma (en az %17 ham selüloz) iyi bir rumen fonksiyonu sağlamak bakımından büyük önem taşır.

Kaba ve kesif yemin ayrı verildiği yemleme sistemlerinde hayvan tercihini daha düşük ısı artışına neden olan kesif yemlerden yana koyduğu için yemleme sitemi olarak tam yemleme (TMR) tercih etmek kaba yemin tüketiminden sakınmayı önleyecektir. Bu şekilde rumen koşulları daha stabil tutulacaktır. Eğer TMR hazırlanırken suca zengin materyaller kullanılmıyor ise sap ve saman gibi kuru materyaller kullanılıyor ise mikser yemleyicide TMR hazırlanırken bir miktar su eklenmesi yemin formunu düzeltebilir, yem partiküllerini birbirine yapıştırır, hayvanın yemleri seçmesini önler ve yemin lezzetliliğini artırabilir.

Sıcak Koşullarda Yağ kullanımı

Laktasyonun başında bulunan hayvanların sıcaklık stresinden daha az etkilenmektedir. Bilindiği gibi laktasyonun başındaki hayvanların süt verimleri yüksektir ve enerji dengeleri genellikle negatiftir. Bu hayvanlar enerji gereksinmelerini vücut rezervlerinden sağlarlar. Bu durum laktasyonun başındaki hayvanların sıcaklık stresinden neden daha az etkilendiklerini açıklamaktadır. Hayvanın vücut yağ rezervlerinin süt üretimi için kullanım etkinliği %82.4 iken rasyonun ME’sinin kullanım etkinliği %64.4 tür. Bu değerler de laktasyon başındaki hayvanların, laktasyonun ortasındaki hayvanlara göre sıcaklık stresinden daha az etkilenmeleriyle uyuşum içindedir. Kullanılan vücut rezervleri esas olarak yağlardır. Daha önceleri de değinildiği gibi yağların ısı artış değerleri diğer besin maddelerine göre daha düşüktür.

Ayrıca sıcak koşullarda yem tüketiminde gözlenen düşme, hayvanın enerji ile birlikte diğer besin maddeleri alımını da sınırlayarak verimliliği düşürmektedir. Yağlar hem kullanım etkinliklerinin yüksek olması, hem de karbonhidratlar ile karşılaştırıldığında 2.25 kat daha fazla enerji içermesi nedeniyle rasyonun enerji düzeyini yükseltme bakımından önemli bir araç olarak görülmelidir.

Sıcak koşullarda rasyona yağ katkısı her zaman yem tüketimini etkilemez. Ancak süt verimini iyileştirebilir. Asetatın süt yağına kısmi dönüşüm etkinliği %70-75 iken rasyon yağlarının dönüşüm etkinliği %94-97 dir. Rasyon metabolik enerjisinin %25.6’sının korunmuş yağ ile sağlandığı durumda rasyon enerjisinin kullanım etkinliğinin %87.5 a ulaştığı ifade edilmektedir. Sıcak koşullarda rasyonda korunmuş yağ kullanılması yağa göre düzeltilmiş süt verimini artırmaktadır.Yapılan granül yağ kullanılan diğer bir çalışmada sıcaklık stresi koşullarında süt veriminde bir çalışmada 1.18 kg artış olduğunu saptanmıştır. Ancak bazı çalışmalarda olumlu sonuçlar alınmamıştır.

Rasyonda yağ kullanımı ile hayvanlarda stres koşullarının iyileştiğine dair bazen herhangi bir bulgu elde edilememesine rağmen sığırlar yağla sağlanan enerjiden özellikle yem tüketimlerinin düştüğü koşullarda yararlanabilirler. Pratik koşullarda rasyonda yağ düzeyinin %5-7’yi geçmemesi önerilir. Bu düzeyin üzerine çıkılması düşünülüyor ise korunmuş yağ kullanılmalıdır. Genel bir kural olarak rasyon yağının %30-40’ını aşmayacak miktarı, bütün yağlı tohumlardan (doymamış yağ asidi kaynağı), %40-45’i diğer temel hammaddelerden ve %15-30’u korunmuş yağlardan gelmelidir.

Sıcaklık Stresi ve Protein

            Negatif enerji dengesine sahip olan ve sıcaklık stresine maruz kalan ineklerde protein tüketimi de düşmektedir. Belli bir süt verimine ulaşılması için rasyonun ham protein düzeyinin artırılması gerekir. Sıcak ve nemli koşullarda %14.3-20.8 düzeylerinde rasyonlarla yemlenen ineklerden yüksek proteinli yem tüketenlerin daha fazla kuru madde tükettikleri (14.0 e karşı 15.5 kg) ve daha fazla süt verdikleri saptanmıştır (17.8 e karşı 19.0 kg). Yüksek proteinli yem alan sığırlarda solunum hızının daha düşük olduğu, rektal sıcaklığın hafif bir şekilde düştüğü, muhtemelen rasyona bağlı olarak sindirimin iyileştiği veya metabolizmanın değiştirildiği ifade edilmektedir.

            Yüksek proteinli rasyonu alan hayvanların yem tüketimlerindeki artış ek enerji alımı ile desteklenmelidir. Bu fazla amonyağın üreye dönüştürülüp uzaklaştırılması için gereklidir. Aynı zamanda enerji alımı azot metabolizmasını da iyileştirmektedir. Gereksinmenin üzerindeki protein alımı durumunda hayvanın enerji dengesi her gram azot için 7.2 kcal düşer (NRC, 1989).

Protein çözünebilirliği bakımından farklı (%40 ve 20) iki rasyonu hem termonötral sıcaklık aralığında, hem de sıcaklık stresi koşullarında alan hayvanlardan protein çözünebilirliği düşük olan hayvanların her iki koşulda da daha fazla yem tükettikleri ve daha fazla süt verdikleri ortaya konmuştur. Diğer bir çalışmada rasyon protein düzeyinin %19 dan %23 e çıkarılmasıyla süt veriminin 24.5 kg’dan 23.0 kg a düştüğü saptanmıştır. Fazla amonyağın üreye dönüştürülmesi ve boşaltılması enerji tüketen bir faaliyettir. Bu nedenle protein yıkılabilirliği ve enerji protein dengesizliği nedeniyle üre boşaltımının artması süt verimini düşürmaktadir.

Farklı düzeyde protein içeren (%18.4 ve 16.1ve farklı rumen yıkılabilirliğine (%65.1 ve 59.3) sahip rasyonları sıcak koşullarda alan hayvanlardan yüksek proteinli ve yüksek yıkılabilirliğe sahip rasyonları alanların daha düşük yem tüketimi ve süt verimine sahip oldukları saptanmıştır (Çizelge..).

 Çizelge.. Sıcak yaz aylarında süt sığırlarının performansı üzerine protein düzeyi ve protein yıkılabilirliğinin etkisi.

Protein Düzeyi19191616
Protein YıkılabilirliğiYüksekOrtaYüksekOrta
Sıcak koşullar(60 inek)    
Süt verimi, kg/gün26.928.928.528.4
%3.5 yağ. düz. süt ver., kg/gün23.526.626.227.0
KM Tüketimi, kg/gün21.521.923.323.0

 Gölgelendirme ve duş uygulaması ile protein yıkılabilirliğinin birlikte dikkate alındığı çalışmalarda duş uygulanna ve rumen yıkılabilirliği düşük kaliteli proteinkaynaklarıyla yemlenen ineklerde süt veriminin daha iyi olduğu saptanmıştır. Huber (1994) yaptıları çalışmalardan elde ettikleri sonuçları özetlediği çalışmasında sıcaklık stresi koşullarında rumende yıkılabilirliğin %61’i aşmaması gerektiğini rapor etmiştir. Aynı araştırıcı protein kalitesinin, özellikle lizin içeriğinin önemli bir faktör olduğunu bildirmektedir. Bilindiği gibi mısır gluten unu rumende yıkılabilirliği düşük olan bir protein kaynağıdır ve lizin bakımından yetersizdir.


Çizelge 3. Sıcak yaz aylarında gölge ve duş uygulaması ile protein kalitesinin süt sığırlarının performansına etkileri

Çevre (Ç)GölgelikDuş uygulaması 
Protein Kalitesi (P)Düşük1Yüksek2DüşükYüksekEtki
Kuru madde tüketimi, kg/gün22.723.924.325.5Ç3
%3.5 yağ. düz.süt.ver.,kg/gün24.427.226.630.2P4, Ç
Rektal sıcaklık, F102.4101.5 
Solunum oranı8264 

1. Düşük kaliteli protein-mısır gluten unu ;
2. Yüksek kaliteli protein-kanunu, balıkunu, ve SFK
3. Çevre etkisi
4. Protein kalitesi etkisi

 Mineraller

            Sıcaklık stresi koşullarında K ve Na gibi minerallere olan gereksinme artmaktadır. Rasyonda K düzeyinin yükseltilmesiyle sıcak koşullarda kuru madde tüketiminde önemli artışlar meydan gelmektedir. Sıcak koşullarda rasyonda %0.18 yerine 0.55 Na kullanımının yem tüketimini artırdığı saptanmıştır. Sıcak koşullar için hali hazırdaki öneriler %1.3-1.6 K ve %0.35-0.40 Na ve %0.35 Mg şeklindedir.

Rasyonun iyon dengesi hayvanın tampon sitemini etkileyerek hayvanın performansını da etkileyebilir. Escobosa ve ark., (1984) sıcak koşullarda elektrolit veya katyon dengesi konusundaki yaptıkları çalışmada 320 meq Na+K-Cl/kg KM alan hayvanlarda 144-195 meq/kg KM mineral alan hayvanlardan daha yüksek yem tüketimi saptamışlardır. Araştırıcılar rasyon katyon-anyon dengesinin bireysel mineral konsantrasyonundan daha önemli olduğunu ileri sürmüşlerdir. Rasyon katyon-anyon dengesi yaklaşımı hayvanda asid baz dengesinin fizyolojik sınırlar içerisinde tutulmasına dayalıdır. Asid-baz dengesinin kurulmasında rasyon anyon katyon dengesi yanında, akciğer, böbrek, vücut sıvılarındaki proteinler, tükrük bezlerinin başını çektiği çeşitli salgı bezleri de önemli görevler üstlenirler.

Rasyon katyon-anyon dengesinin yükselmesi kan pH’sını, serum katyon-anyon dengesini ve kan tamponlama kapasitesinin bir göstergesi olan kan bikarbonat düzeyini artırır. Rasyon katyon-anyon dengesinin artırılması hem sıcak hem normal koşullarda kuru madde tüketimi ve süt verimini artırmaktadır. Sıcak koşullarda rasyon katyon-anyon dengesinin Na veya K artırılarak 120 meq dan 464 meq/kg/KM ye yükseltilmesinin yem tüketimini artırdığı da ifade edilmektedir.

Rasyon katyon anyon dengesinin istenilen düzeylere getirilmesinde Na ve K’un bikarbonat gibi metabolize edilebilir iyonlarla olan bileşiklerinin kullanılması tercih edilmelidir.

 Çizelge…. Ek olarak kullanılan Na, K ve Mg süt verimi ve süt kompozisyonuna etkileri

Düzey, %MagnezyumPotasyumSodyum
Düzey, %0.210.321.31.80.180.55
KMT, kg/gün23.825.117.818.618.018.10
Süt verimi, kg/gün24.526.019.019.919.019.9
Süt yağı, %3.463.483.503.483.463.53
Süt Proteini, %3.363.353.603.503.573.53
%4 yağlı süt verimi, kg/gün22.524.017.518.317.318.4

 Sıcaklık stresi koşullarında sindirim sistemi fonksiyonları da değişmektedir. Yem tüketimindeki düşmeyle uyumlu olarak, geviş getirme, rumen ve sindirim sistemi hareketlerinde düşme gerçekleşmektedir. Aynı zamanda rasyonda daha fazla kesif yem kullanma zorunluluğu ortaya çıktığı için asidoziz riski oldukça yükselmektedir. Bu koşullarda rasyonda tampon madde kullanımını gündeme getirmektedir. Sıcak koşullarda K2CO3 da önemli bir K kaynağı olmakta ve tampon madde özelliği sergilemektedir.

 Yem Katkı Maddeleri

Sıcak koşullarda hayvanların belli miktarlarda besin maddeleri almalarını sağlayacak dengeli rasyonlar hazırlanırken bir kısım besleyici olmayan yem katkılarının da kullanılması performansı iyileştirebilmektedir. Bir katkının iyi olması kullanıldığı sürüde ve kullanılma koşullarında verdiği sonuçla değerlendirilmelidir. Eğer katkı maddeleri rasyon dengesizliğinden kaynaklanan sorunları çözmek için alınıyor ve kullanılıyor ise bu yanlış bir gerekçedir. Bu bölüm altında bütün katkı maddeleri incelenmeyecek, sadece sıcak koşullarda olumlu etkileri olabilecek katkı maddeleri dikkate alınacaktır.

 Tampon Maddeler: Tampon madde olarak kullanılan en önemli katkı sodyum bikarbonattır. Sıcak koşullarda da sıklıkla kullanılmaktadır. Daha önceleri de ifade edildiği gibi sıcak koşullarda rasyonda kesif yem lehine bir oran sağlanmalıdır. Ayrıca hayvan  kaba ve kesif yem arasında kesif yeme doğru bir tercih sergilemektedir. Bu koşullarda ortaya çıkan asidozis riski hayvanların yem tüketiminin düşmesine neden olabilir. Bunun önlenmesi için rasyonda tampon madde olarak sodyum bikarbonata yer verilmektedir. NaHCO3 aynı zamanda katyon-anyon dengesine de pozif yönde katkıda bulunmaktadır. Tampon madde olarak rumen pH dalgalanmalarını atlatır, selüloz sindirimini iyileştirir ve genellikle yem tüketimini ve süt yağını artırır.

 Probiotikler: Sıcaklık stresi koşullarında rasyonda probiotik kullanımı konusundada bir kısım çalışmalar vardır. Aspergillus oryzae kültürü kullanılan bir çalışmada rektal sıcaklığın düştüğü, süt veriminin arttığı ifade edilmektedir. Aspergillus oryzae rumende selüloz sindirimini, selülolitik bakterilerin ve rumende laktik asit kullanan bakterilerin sayısını arttırmaktadır. Rumen pH’sı, amonyak ve uçucu yağ asitleri konsantrasyonundaki günlük değişimlerin azaldığıda bildirilmektedir. Rumende sindirim ve besin madde kullanımını iyileştiren katkı maddelerinin sıcak koşullarda hayvanların performansını iyileştirebileceği söylenebilir.

 Niasin: Sıcak yaz aylarında hayvan başına günlük 6 g niacin kullanılmasının süt verimini artırmaktadır (1 kg kadar). Ancak yüksek verimli (30-35 kg süt /gün) ineklerde günlük 6 g niasin süt veriminde daha fazla artış sağlamaktadır (2.5 kg kadar). Yem katkılarının çoğu spesifik koşullarda etki göstermektedir. Bu koşullardan en önemlisi yüksek süt verimidir. Bu katkıların etkili oldukları koşullarda kullanılması elde edilecek olumlu etki için en önemli ön koşuldur.

 Sıcak koşullarda alınması gereken önlemler kısaca özetlenecek olursa,

  1. Gölgelik, duş uygulaması, sisleme, fanla destekleme gibi çevresel düzenlemeler yapılmalıdır.
  2. Hayvanlar gündüz saatlerinde içerde tutulmalıdır
  3. Özellikle yemliklerin üzerinde ve merada hayvanlara gölgelikler sağlanmalıdır
  4. Barınak içerisinde ekstra hava hareketi sağlanmalıdır.
  5. bağlı duraklı ve kapalı ahırlarda fan sistemi kurulabilir.
  6. sağım öncesi bekletme bölmelerinde fan kullanılabilir.
  7. sağım gruplarının boyutu düşürülerek bekletme süresi düşürülmelidir.
  8. bekletme bölmelerinde fanla birlikte sisleme veya duş yoluyla hayvanların ıslatılması önerilebilir.
  9. Bu uygulamalar ile süt veriminde %22 ye kadar artış saptanmıştır.
  10. gölgeliklerin veya barınak çatısının ıslatılması ile  yapılan evaporatif soğutma dikkate alınabilir.
  11. Bu uygulama ile %37 oranında süt artışının belirlendiği çalışmalar mevcuttur.
  12.  Sıcak ve nemli havalarda hijyenik koşullara dikkat edilmelidir. Bu koşullarda mastitis ve diğer enfeksiyoz hastalıklar için önemli bir risk mevcuttur. Yataklık ve temizlik ihtiyacı artabilir.
  13. Farklı fizyolojik durumlardaki (kurudaki inekler, düveler, laktasyondaki hayvanlar) hayvanlar için özel rasyonlar düzenleyerek muhtemel infeksiyonlar ve metabolik problemler azaltılmaya çalışılmalıdır.
  14. Yem tüketiminin düşmesinden kaynaklanan yetersizlikle baş edebilmek için rasyon besin madde konsantrasyonları yükseltilmelidir.
  15. Hayvanlar sık yemlenmelidir. Sık yemleme sürekli taze yem temini anlamına gelir ve yem tüketimini uyarabilir. Sık ve az yemleme öğünden sonra oluşacak sındirim ve metabolizmadan kaynaklanan ısı yükünü de azaltabilir.
  16. Rasyonda kesif yem oranı artırılmalıdır. Ancak muhtemel asidozis riskini azaltmak için önlemler alınmalıdır.
  17. Rasyondaki enerji konsantrasyonunu yükselmek için yağ kullanılması düşünülmelidir. Rasyonda %5-7 oranında yağ kullanılabilir. %5 e kadar kullanım durumunda yağın korunmuş veya korunmamış olması fazla önemli değildir. Ancak rasyonda yağ düzeyi %7’ye çıkarılacaksa %5’den sonra kullanılacak yağın korunmuş olması önerilir.
  18. Rumen fonksiyonlarının korunması için yeterli düzeyde kaliteli kaba yem kullanılmalıdır. Rasyonda en az %17-18 ham selüloz bulundurulmalıdır.
  19. Rasyon protein kalitesi ve protein yıkılabilirliği sıcak koşullar için önemlidir. Bu nedenle rasyonda rumende yıkılabilir protein düzeyinin %60’ın üzerine çıkarılmaması gerekir.
  20. Hayvanların kolayca ulaşabileceği yerde serbest miktarda temiz, 13-18°C ve kaliteli su temin edilmelidir.
  21. Yarayışlılığı ispat edilmiş bir kısım minerallerin kullanımı dikkate alınmalıdır. Bu bakımdan Na, K, ve Mg’a özel önem verilmelidir. Rasyonda Na, %0.45 den %0.55’e, Mg %0.3 ten %0.35’e, K, %1.2 nin üzerineçıkarılmalıdır. Rasyon katyon-anyon dengesi (Na+K-Cl )=35-45 meq/100 g KM veya (Na+K)-(Cl+S)=25-35 meq/100 g KM şeklinde dengelenmelidir.
MinerallerTMR Kuru maddesi, %Süt verimi cevabı, %a
Potasyum1.50b+4.0
Magnezyum0.30+7.0
Ek sodyum0.50-0.60+4.0
Örnek;  
Tuz (%39.5 Na)0.50-0.60 
NaHCO3(%27.3 Na)0.80-1.00 

 a.Bazı çalışmalarda elde edilen

b.Potasyumun bir kısmı fazla anyonik içerikten sakınmak için K2CO3 tan sağlanabilir. Rasyonun toplam Cl düzeyi kuru madde bazında %0.30-0.35 te tutulmalıdır.

  1. Mevcut sürü koşullarında faydalı olduğu ispatlanmış yem katkılarının (niasin, probiotikler vb.) kullanılması dikkate alınabilir.
  2. Aspergillus oryzea (%4-8 süt artışı)
  3. Maya kültürleri (%4-6 süt artışı)
  4. Niasin (%3-6 süt artışı)
  5. Kurutulmuş bira mayası
  6. Yağda eriyen vitaminler
  7. Yem tüketimi çok aşırı düzeyde düşmüş ise özellikle TMR kullanan işletmelerde rasyonda silaj kullanımı veya rasyona bir miktar su ilavesi yem tüketimini artırabilir.
  8. Yemlemede TMR kullanılması önerilir. TMR hayvanın rumen koşulların optimum düzeyde tutulmasına yardımcı olarak yem tüketiminin istene düzylerde tutulmasına katkıda bulunabilir.
  9. Yemlemeler günün serin saatlerinde yapılmalıdır. Yemlemeden sonra sindirim ve metabolik aktiviteden kaynaklanan ısı artışı yemlemeden 3-4 saat sonra maksimuma ulaşır. Yemlemeden sonra oluşacak bu ısı artışının vücuttan uzaklaştırılabilmesi günün serin saatlerinde yemleme yapılarak kolaylaştırılabilir. Bunun için sabah yemlemesinin 04:00-06:00 arasında, akşam yemlemesinin 21:00-23:00 arasında yapılması ve gündüz zamanlarında yemliklerde çok az yem bırakılması önerilir.
  10. Nem içeriği yüksek olan silaj ve diğer yemler sık ve az miktarda verilmelidir. Yemlikte fazla miktarda bırakıldıklarında ısınma nedeniyle çok hızlı bir şekilde bozulabilirler ve hayvanlarda yem tüketiminin düşmesine neden olabilirler. Silaj silajlıklardan yemleme zamanında alınmalıdır.

Soğuk Stresi

Sıcaklık stresi daha önce de ifade edildiği gibi hayvanların optimum verim düzeyine sahip oldukları termonötral zone’dan uzaklaştıkları zaman gerçekleşmektedir. Bunun için de normalin üzerindeki sıcaklıklarda yüksek sıcaklık stresi, altında ise soğuk stresinden bahsedilmektedir. Normal sıcaklıkların altındaki sıcaklıklarda hayvanlarda hipotermi gelişmeye başlar. Hipotermi hayvanın vücut sıcaklığının normal değerlerin altına düşmesi olarak tanımlanır. Vücut sıcaklığı 30-32°C arasına düştüğünde hafif bir hipotermi söz konusudur. Vücut sıcaklığı 22-29°C arasında orta düzeyde bir hipotermi ve 10°C ın altında ise çok şiddetli hipotermi söz konusudur. Rektal sıcaklık 28°C’ın altına düştüğünde sığırlar artık dışardan herhangi bir ısıtma veya sıcak su tedavisi uygulanmaz ise normal vücut sıcaklıklarına dönemezler.

Hipotermiye neden olacak çevre sıcaklığı, derinin kalınlığı, kıl örtüsü, rüzgar hızı, ıslaklık gibi faktörlere göre değişir. Hipotermi geliştiği saman, metabolik ve fizyolojik aktiviteler yavaşlar. Kan dolaşımı, hayati organların korunması için çevre dokulardan hayati organlara yönlendirilir. Bu durumlarda meme başları ve testisler dondan zarar görmeye başlarlar. Hipoterminin ilerlemesi durumunda solunum oranı, kalp atışı ve kan basıncı düşer. Hayvan bilincini kaybeder ve eğer hayvan yeniden ısıtılmaz ise ölüm kısa zamanda gerçekleşir.

Hayvanlar rüzgara maruz kalmazlar ve uygun bir şekilde yemlenirler ise hipotermiden sakınmak mümkün olur. Bununla birlikte kışın karşılaşılan ek sağlık problemleri akılda tutulmalıdır. Sığırlar iyi bir hava tahmincisidirler ve otlaktaki sığırlar büyük fırtınalardan önce yemlenme davranışlarını değiştirirler. Fırtınadan önce otlanma aktivitelerini artırırlar. Eğer sığırlar bu durumlarda iyi kaliteli bir otlakta iseler şişme riski yükselir.

Soğuk koşullarda da su temini önemlidir. Eğer yeterli su temin edilmez ise veya su donmuş olursa hayav tuzlu su tükettiğinde veya tuz içeren bir yem aldığında tuz zehirlenmesi ortay çıkabilir. Hayvan don nedeniyle veya herhangi bir nedenle uzun süreli susuz kalmış ise ve hayvanların önünde serbest seçenek olarak mineral preparatları var ise su temin edildiğinde veya suluklar çözüldükten sonra hayvanlar büyük miktarda su tüketip mineral alabilirler. Bu durumlarda da mineral zehirlenmeleri ortaya çıkabilir. Bu şekilde olan hayvanlarda ishal ve karın içi ağrılar görülür ve hayvan yem tüketmeyi reddeder ve hayvana su temin edilse bile ölüm vuku bulur. Rüzgar kıranlara ek olarak sulukların donmasını önleyecek önlemlerin alınması hayvanın çok düşük sıcaklıklarda bile hayvanlar yem tüketmeye ve su almaya devam ederler.

Hayvanlar genelde hipotermiden kurtulmak için daha fazla yem tüketirler. Su tüketimi ise düşer. Çünkü normal vücut sıcaklığının korunması için daha fazla enerjiye ihtiyaç duymaktadırlar. Soğuk koşullarda enerji gereksinmesi normal yaşama payı gereksinmesinden %25-30 daha fazla olabilir.

Soğuk stresi ile baş etmede deri üzerindeki kıl örtüsü, besleme düzeyi, hayvanın kondisyonu ve aktivite önemli rol oynar.

  • yaz koşullarındaki kıl örtüsü veya ıslak deri ile kritik sıcaklık 15°C
  • sonbahar kıl örtüsü ile kritik sıcaklık 7°C
  • kış kıl örtüsü ile kritik sıcaklık 0°C
  • çok güçlü bir kış kıl örtüsü ile kritik sıcaklık –7°C

 Çizelge ….Çevre sıcaklığı ve rüzgar hızına bağlı olarak enerji gereksinmesinin değişimi 

GereksinmeSıcaklık, CRüzgar hızı, mil/saat
Normal-45
%10-25 artış-145-10
%10-25 artış-420-30
%25-50 artış-2510-20
%25-50 artış-720-30
%25-50 artış-275
%50 den fazla-4020-30

 Soğuk koşullarda sindirilebilirlik, sindirim sistemi hacmi düşer ve sindirim sisteminin boşalma hızı artar. Sindirilebilirlikteki düşmenin en önemli nedeni de sindirim sisteminin boşalma hızının yükselmesidir. Soğuk koşullarda yem tüketimindeki artmayla fermentasyon sonucu ve normal metabolizma sonucu ortaya çıkan ısı artışı vücut sıcaklığının korunmasına yardımcı olur. Bu nedenle yaz koşullarında arzulanmayan ve vücuttan uzaklaştırılması istenen bu ek ısı soğuk koşullarda hayvana vücut sıcaklığını koruma yönünden önemli bir katkı sağlar.

Yukarıda değinilen konulara bağlı olarak soğuk koşullarda hayvanların performansı düşebilir. Nebraska’da yapılan çalışmalarda üzerlerinde ve çevresinde hiçbir koruma bulunmayan besi hayvanlarının, kuzeyleri ve üstleri kapatılarak korumaya alınan besi hayvanlarından %3 daha fazla yem tükettikleri, %10 daha hızlı canlı ağırlık kazandıkları ve yemden %6 daha iyi yararlandıkları saptanmıştır.

Normal koşullarda bir kısım önlemler alındıktan sonra soğuk stresi sığırların performansını fazlaca etkilememektedir. Diğer bir ifadeyle genç hayvanlar ve gebe hayvanlar dışında sığırlar için soğuk stresinin fazlaca sorun olmadığı söylenebilir. Ancak pratik süt sığırcılığı koşullarında hayvanların yukarıda vurgulanan koşullara maruz kalması mümkün değildir. Zira entansif süt sığırcılığında hayvan barınakları iklim koşullarına uygun olarak yapılmaktadır. Bu ve benzeri koşullar daha çok et sığırı yetiştiriciliği yapılan soğuk ülkelerde söz konusu olmaktadır. Bu ülkelerde et sığırı yetiştiriciliği otlak koşullarında açıkta yapılmaktadır.

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here